16 Temmuz 2007 Pazartesi

o akşam, o masada...


o akşam(on üç temmuz), o masada(green blue), 4 senedir yanımda/yakınımda olan, bu 4 senedir, her allah'ın günü, 24 saatin toplasan en fazla 2 saatini ayrı geçirdiğim seni, yeniden buldum ben..


ve o malum espri aklıma geldi: "-annenle 25 yıl evli kaldık oğlum, -sonra n'oldu baba?, -anneni tanımaya başladım." bu durum, gerçek!


sana hep söyledim, seni tanımayanlara da, "bi insana ya ilk bakışta aşık olur, tanıdıkça yanılabilirsiniz ve acı çekersiniz... ya da bi insana hergün yavaş yavaş aşık olur, şükredersiniz." diye... eğer şanslılardansanız tanrı size ikinciyi nasip eder.. bana etti. senin hergün yeni bi tarafını keşfettim, bi tarafına kızdıysam öbür tarafına aşık oldum.. ama hep aşık kaldım, hergün...


ülkü tamer'in dediği gibi, "seni birden bire değil, usul usul sevdim" bundan memnun muyum? çok!

bazen öfkenin heybetine tutuluyorum, bazen şefkatinin pamuksu yumuşaklığına... kimi zaman reddiyelerinin dirayetine, kimi zaman teslimiyetinin verdiği şaşkınlığa.... beni everest'teymiş gibi hissettirmeni de seviyorum, -o anda değil ama etkisi geçip de ben muhasebimi yaptığımda- cehennem kuyularına atıp nefsimi tuzla buza çevirmeni de... "ben olup bizi kaybetmek" hatasından beni kurtarmalarını da.. en çok ama en çok sana arkamı döndüğünde "ben burdayım, ne olursa olsun/ ne olursan ol buradayım/yanındayım" diyen sarılışına vurgunum ben...
o akşam, o masada neler konuştuk, sıradan şeyler. ama ben neler buldum, bilsen! anlatamam...
sana olan tüm kızgınlıklarım, tüm birikmişliklerim, tüm ertelenmişliklerim ve kendi yarattığım tüm yanılgılar silindi gitti... şimdi sıfırdan başlıyorum sana/ seni okumaya, ey benim adı kainatımın kitabı olan sevgilim...


Hiç yorum yok: