26 Eylül 2007 Çarşamba
4 Eylül 2007 Salı
dua
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 11:52 ÖS
işte yaptım:)
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 11:42 ÖS
denize kavuşan nehir....
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 11:36 ÖS
3 Eylül 2007 Pazartesi
ekmek gibi su gibi... sen gibi!
SUSADIM
Susadım
Üç tane elma soydular,
üç tane portakal
Nafile
Bir bardak suyun yerini tutmadı
Acıktım
Kuş sütü,
kuru üzüm getirdiler
Nafile
Bir çimdik somunun yerini tutmadı
Seni düşündüm sevgilim şükrederek
Su gibi aziz olasın her daim
Ekmek gibi mübarek.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
(ikinci evlilik yıldönümü hediyesiydi sana kesik uçla hattata yazdırdığım bu şiir.... 'işte' demiştim, ! ekmek/su neyse, o' sun sen...' hep öyle kal...)
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 8:24 ÖS
yalan söylersem sana...
Sevgilim yalan söylersem sana
Kopsun ve mahrum kalsın dilim
Seni seviyorum demek bahtiyarlığından
Sevgilim yalan yazarsam sana
Kurusun ve mahrum kalsın elim
Okşayabilmek saadetinden seni
Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim
İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar
Ve göremesinler seni bir daha
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 8:21 ÖS
2 Eylül 2007 Pazar
bu yıl...
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 11:49 ÖS
aragon'dan..
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 11:41 ÖS
çocuksun sen...
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 11:22 ÖS
düşe kalka...
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 11:13 ÖS
külümün içinde külün...
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 11:06 ÖS
sevgilinin nefesi: frezya
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=frezya
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 10:36 ÖS
çiçeğini buldun
ortaokulda, arkadaşlarım daha “çocuk kalbi” ni okurken, elimde peyami safa kitapları ile gezerdim.. “yalnızız”ı 3, “matmazel noraliya’nın koltuğu”’nu 2, “fatih-harbiye” ve “dokuzuncu hariciye koğuşu” nu ise 1’er kere okudum… gerçi geçen gün fark ettim, son iki kitabı gayet iyi anımsıyorken, ilk 2 kitapla ilgili çok belirgin bi-iki detay dışında bi şey hatırlamıyorum.
peyami safa kitaplarının kelime hazinemi geliştirmek dışında bana ne kattığını sorarsan, kesinlikle “çözümleme hastalığı” derim. edebiyat çevresinde zaten takıntılı ve paranoid bi kişilik olarak bilinen safa, bu paranoyaları kitaplarında da çokça göstermiş ve okuyana da hastalıklı bi ruh hali vermiş.. tabi ben bir de ortaokul yıllarımda başladığım için bu kitapları bendeki hastalıklı ruh hali daha da kronik bi hal almış.. şu anda “normal” insanlara “o-ha” dedirten bi çok şey benim algılarıma göre normal geliyorsa ve ben de insanların bunu niye anlamadığını da anlamıyorsam, ortada bi şey var demek ki.. şu anda sekteye uğramış olsa da sevil hanım’ın terapi seansları beni biraz normalleştiriyor allah’tan:)
neyse, gelmeye çalıştığım nokta şu: evet, ben çok da normal bi insan diilim. zaten potansiyeli yüksek olan bu “anormalliğim” hayatıma sen girdikten daha doğrusu ben sana böylesine aşık olduktan sonra daha da arttı, zaman zaman pik yapıyor:) ama dediğim gibi, hissettiğim ya da düşündüğüm şeyleri engelleyemesem de artık en azından “anormal” olduğunu kabul edebiliyorum.
sen, “napalım hayat devam ediyor” dediğinde içimde yanan ormanları sana tarif etmeye çalışmıyorum mesela artık…. Ya da bunlar için seni bi şeylerle itham etmeye…
kendimi onarıyorum (mu)….
senin bana uzak/soğuk/mesafeli/ sevgisiz davrandığın ya da benim öyle olduğunu sandığım anlarda heeeep ben oraya gidiyorum işte.. hep o “napalım hayat devam ediyor” a…. Sorguluyorum tıkır tıkır… seni/beni/ gerçek mi diil mi bilemediğim bi sürü şeyi… kendimi kıyaslamalara sokuyorum salak saçma konularda…
kendine güveni sonsuz bi kadın olan ben konu bu olunca çocuklaşıyor muyum ne?
Gönderen canuşkasına aşık bi deli zaman: 10:09 ÖS