28 Temmuz 2007 Cumartesi

nasıl yani?


bu akşam, odamızda uzanmış, bi yandan benim geçen hafta doldurduğum ve takıntı halinde hergün hergün dinlediğim şarkılardan oluşan cdyi dinlerken bi yandan sohbet ettik.. işte benim eeeeen sevdiğim anlar onlar..

fonda vedat sakman: ''hastayım/yorgunum/seni bekliyorum... zaman akışta...''

sen- kim bu adam? sesi ne kadar güzel.

ben- hani sezen aksu'nun perişanım şimdi'si var ya, onda vokal yapan tok ses işte. vedat sakman..

sen- şarkı da çok güzel

ben- evet ben de çok seviyorum

.........................................................

ben-hayatım, beni seviyor musun?

sen- canım benim, seni çok seviyorum

ben- teşekkür ederim, ben de seni çok seviyorum...

.........................................................


bi de sevgi/aşk meselelerini konuştuk senle... ama ben çok tatmin olamadım. beni terapistlik eden takıntılarım depreşti yine. sen ''aşkın gelip geçici bi duygu olduğundan, sevginin daha uzun soluklu/kalıcı/gerekli ve sağlıklı bi duygu olduğundan'' bahsettin... ''aşık olursun ama o her an herşeye dönüşebilecek bi duygu... ama sevgi öyle diil, daha mantıklı daha sağlam...'' dedin..

ben de yine kriz anıma dönerek değişen elektriğimi belli ettiğimde,''bunu yapma hayatım ben kötü bi şey söylemedim.. ben seni çok seviyorum ve bunun ne kadar sağlıklı bi duygu olduğunu anlatmaya çalışıyorum.. beni anlamayı denesen?''

- ben seni anlıyorum da anladıklarımı kabullenmeye çalışıyorum şu an. birazdan geçer

- ama neyini kabulleniyosun anlamadım ki ben kabullerinin dışında,seni karamsarlaştıracak bi şey söylemedim .. bebeğim, seni çok seviyorum!

..........................................................


belki de ben beni ''mantıksızca'' sevmeni istiyorum ne biliyim?

belki seni 1 saat görmeyince içine düştüğüm o rabıta hali, benim bu mantıktan yoksun aşk kanadımdan geliyor...

sen beni -hala- her aradığında kalbimin çarpıntısı hala bu aşk'tan dolayı artıyor...

- ben sana hem ilk günkü gibi aşığım hem de çooook seviyorum, nasıl olacak o zaman?

- e ne güzel!


evet, çok güzel...


PS/bi haftadır alışkanlık haline getirdiğimiz üzre, çocuklarımızla havuzda akşam sefası yaparken, sen bize katılan baban ve ufaklıklarla beraber oynarken, sizi bırakıp yüzmeye başladığımda, kollarıma bi şeyler değdi. sandım ki çocukların oyuncakları ta havuzun bu ucuna kadar geldi. sonra bu ''şeyler'' bacaklarıma dolanmaya ve sürtünerek canımı yakmaya başladı... derken kollarımın aynı anda bi kaç yerinde hissettim.. boğazımda.. sonra da içine dolandığımı!
bunların havuzun tahliye boruları olduğunu anladığımda kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor, tüm gücümle hortumların arasında çıkmaya çalışıyordum... arkadan sesin geliyordu ''hayatım uzaklaşma fazla ya!''
gecenin karanlığında görmüyordun tabi panik ve korkumu... havuzun sonuna geldiğimde önce dua ettim bu korkuyu atlatmış olmanın verdiği şükürle... sonra derhal merdivenlere yönelip yürüyerek yanınıza geldim. çoooook uzun zamandır bu kadar korkmamıştım:(

demek ki 99 depremi dehşetinden 2 gün önce yaşadığım deniz kazasını hala atlatamamışım... evimin havuzunda bile olsam, sudan hala çoook korkuyorum!