2 Eylül 2007 Pazar

külümün içinde külün...


Ben senden önce ölmek isterim.

Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?

Ben zannetmiyorum bunu.

İyisi mi,beni yaktırırsın,

odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.

Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun

ki içinde beni görebilesin

Fedakarlığımı anlıyorsun

vazgeçtim toprak olmaktan,

vazgeçtim çiçek olmaktan

senin yanında kalabilmek için.

Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin.

Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin.

Ve orada beraber yaşarız külümün içinde külün

ta ki bir savruk gelin

yahut vefasız bir torun

bizi ordan atana kadar...

Ama biz o zamana kadar

o kadar karışacağız ki birbirimize,

atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek.

Toprağa beraber dalacağız.

Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip

filizlenirse

sapında muhakkak

iki çiçek açacak : biri sen biri de ben.

Ben daha ölümü düşünmüyorum.

Ben daha bir çocuk doğuracağım

Hayat taşıyor içimden.

Kaynıyor kanım.

Yaşayacağım ama çok pek çok,

ama sen de beraber....


Nazım Hikmet