2 Ocak 2008 Çarşamba

sana....



sana yazdığım onlarca –belki yüzlerce bile olmuştur- şeyden biri daha..
sen okumaktan sıkılmadıkça ben yazmaktan sıkılmam..
biraz iyi biraz kötü ama kesinlikle sana aşık geçen bir yılın son mektubu…


sanırım ilkokuldaydım… nerede olduğunu hatırlamıyorum, kulağıma bir cümle çalınmıştı: hafıza-i beşer nisyan ile mamuldur...

sonra bunun, insan olmanın özünü anlatan bir cümle olduğunu anlamam lise yıllarıma denk geldi.. yani; hayatı, insanı, kendimi, fikirleri, uğrunda insanların öldüğü/öldürdüğü idealleri, ilişkileri… aklına gelebilecek herşeyi en çok sorgulamaya başladığım döneme.. öyle bir dönem ki, seni tanıyana daha doğrusu aşkın sen olduğunu anlayana dek, doğruluğuna yüzde bir milyon (bu ifade senden:) emin olduğum cevaplar bulmuştum.. ve bu cevaplar beni yıllarca götürmüştü işte..

neyse, bu cümle insan olmanın ta kendisi..
aslına bakarsan tanrı’nın insana en büyük hediyesi de bu.. nisyan.. unutmak yani.. düşünsene, böyle bir armağanımız olmasa her sabah nasıl yataktan kalkıp işe gider, her sene nasıl bir sonraki yıl için hayaller kurabiliriz… bu mektuba neden bu satırlarla başladığımı sorarsan bilmiyorum.. her yerden patır patır e-postalar geliyor bugün.. iyi seneler, mutlu yıllar, başarılar, hayırlı işler, aşk dolu bir yıl… diliyor insanlar bana ve mail list’ lerindeki diğer dostlarına,iş arkadaşlarına, sevdiklerine.. ben de gönderiyorum.. son derece samimi cümleler kuruyorum insanlara.. sağlık diliyorum, huzur diliyorum, başarı diliyorum.. bunların en önemli şeyler olduğunu gayet iyi biliyorum.. olmadan olmadığını…

seni düşündüğüm zamansa, gelecekle ilgili değil geçmişimizle ilgili şeyler geliyor aklıma..
“nasıl yani” mi?

sana dair, tarihe düşülen her noktada, yılbaşı, evlilik yıldönümü, doğumgünü… geride bırakılan her kavşaktan sonra; daha güçlü, daha olgun, daha mutlu ve daha emin devam ediyorum ben yoluma.. o yüzden de yeni yıllar/yeni yaşlarda geleceğe dair ümitten değil geçmişin tatmin olmuşluklarından alıyorum gücümü.

geçmişin adının hakkını vermenin
yani,
geçmişi geçmişte bırakmanın,
iyi ya da kötü yaşadığımız her şeyde birbirimize tutunmanın,
her şeyi birbirimizde yaşamanın,
birbirimizi her şeyin ve herkesin üstünde tutmanın,
içinden sıyrıldığımız her olumsuzlukta birbirimize daha sıkı ve daha çok bağlanmanın,
birbirimizin diğer yarısı olmanın,
“aynaya baktım o an anladım/nerde olursan ol ruhum seninle” nin, adınla yan yana gelen tüm duaların,
“dünya malına değer kara gözlerin” i gözlerime dikip “sen benim diğer yarımsın” demelerinin,

bize bunları söyleten/ yaşayıp bitirdikten sonra elimizde kalanların bu cümleler olmasını sağlayan her şeyin bana verdiği güçle giriyorum ben yeni bir yıla..
ve bu yılı da birbirimize daha çok sarılmış olarak bitirmeyi, yaşadığımız her şeyde yine dönüp dolaşıp birbirimizi bulmayı diliyorum.. kaybetmeden!

adı, kainatımın kitabı olan canım sevgilim..
bugüne dek her günümde, senin varlığına/varlığını benimle paylaşmana şükür vardı.. dileğim, aynı şükrün ömrümce devam etmesi.. bunu başarabilmek!
şimdiye dek iyi götürdük:)
2008 de senin için tanrı’ya sunduğum şükürler listeme eklenecek bir yıl olsun.. her günü, her gecesi ile..

seni canımdan çok seviyorum.. ve hala aynı şeyi söylüyorum:
“bir kağıt, bir kalem,bir silgi..
sen ne yazarsan güzel, sen neyi silersen güzel…”


ikibinyedi yılının son günü, fabrikada, masamda, saat dörde on iki dakika varken ve ben kendimi çok da iyi hissetmiyorken.
sadece seni düşündüğüm zamanlarda iyi olduğumu biliyorken.. bu yüzden de ha bire seni düşünüyorken

Hiç yorum yok: